4 Eylül 2013 Çarşamba

İçimden bir kuş uçtu size, varınca haber edin...

Kuşlar üzerine yazılmış onlarca dizenin ardından oturdum düşündüm. Cemal Süreya geldi aklıma ve "hayat güzel, kuşlar uçuyor" şiiri... Gariptir bu iki satırlık şiir ne de anlam yüklü. Hayatın güzel olduğunu düşündüğüm her anımda kafamı göğe çevirmişimdir. Temiz hava, yüzümde gülümseme, karşımda masmavi gök ve sürü sürü, çığlık çığlık kuşlar... Hepsi bir istikamete ya karışık ya tek düze ama hep hayata uçarken. Hayat güzelse kuşlar fark edilir. Kuşlar hayatın simgesi bir nevi, kendi halinde ama birlik ve beraberliğin simgesi belkide. Kuşlar ... Özgürlüğün tek ve yetkin habercileri. Kah masallara kah efsanelere kah katmer katmer şiirlere konu oldular da biz hala onlardan bir şeyler öğrenmeyi başaramadık. Ta ki Cemal'e kadar... O, o gün belki göğe baktı gülümsedi ve kuşları gördü "hayat ne güzel be kardeşim" dedi belki. Hayatı ve güzelliği onlar hatırlattı belki ona . Devamlılığı onlar gösterdi ... Güzelliklere giden kuşlardı onlar da o yüzden : "öyle güzelsin ki kuş koysunlar yoluna" diye boşuna demedi Nilgün Marmara. Güzellik neredeyse kuş da oradaydı. Hayatınızda güzellikler yerine kuşlar olmasına özen gösterin. Onlar varsa hayat daimi, onlar varsa hayat güzel.Sonra Murathan Mungan "Uçan kuşlar konsun senin göğüne" derken belki de iyi manzaranın bir gökyüzünde asılı, zarif kanatlı, seğirtken kuşlardan başka bir şeyin olamayacağını düşünmüştür. Güzelliğin bundan başka bir şey olamayacağını.. Ne de doğru düşünmüş ama. Hem kuş kadar masumu var mı şu hayatta her şeyin yavrusu güzel derken kuşun her hali güzel be kardeşim! Onlar kendi ahvallerinde halim selim yol alırken, insan hayatının hayasızlığından bir haberken dememiş miydi Bekir Erdoğan "kuşlar gelsin hafız;onlara dair kötü hatıraları yoktur gökyüzünün
onlar intihar nedir, ihanet nedir bilmezler" diye ? Ya kuşlar gelsin ya da ben gideyim, ya kuşlar gelsin ya da insanlar ona benzesin. Eh doğru söze ne hacet! Hayatın güzel, gökyüzü kadar uçsuz bucaksız ve çetin aynı zamanda bizim de o gökyüzünde uçan kuşlar olduğumuzu varsayalım. Hayat ne uzun dimi? Devamlı ve dingin bazen fırtınalı, karlı, yorucu bazen akşam güneşi kadar iyi ama her zaman daimi...


Hayat daimi demişken anılar, hatıralar da hayatı daha uzun daha kalabalık kılmaz mı ? Unuttuklarımızı, yitip gidenleri hatırlamak bizi yalnızlıktan kurtarmaz mı? Belki artık hayatımızda olmayan birini en güzel haliyle hatırlamaz mıyız hep, eğer seviyorsak ? O yüzden dememiş mi Füruğ Ferruhzad " Kuş ölür, sen uçuşu hatırla diye". Sevdiklerimizi en güzel anlarıyla hatırlamaktan ziyade  bir kuşun en iyi olduğu şey gibi ,uçarken, hatırlamak gibi; bizi de yaşarken hatırlasalar ya hep. Gülerek...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder