Neden Çalıkuşu ?
Şimdi kendimize Çalıkuşu dedik ama kendisiyle uzaktan yakından alakam yok. Ne öyle bir çocukluğum oldu benim ne öyle bir aşk yaşadım ne de onun gibi estimi uzaklara gidecek cesareti, sabrı buldum kendimde. İmrendiğim biri aslında, ben öyle pasif bir çocukluk geçirdim ki anlatamam ...
Anlatırım aslında. Şimdi ben annesinin dizinin dibinden ayrılmayan şu sünepe çocuklardandım. Misafirliğe giderdik otururdum annemin oturduğu tek kişilik koltuğun dibine ayrılmazdım oradan.Adeta eve ait bir eşya gibi sesimi çıkarmaz, konuşmazdım. Gelen geçen dilenci sanırdı beni. Ancak yedi yaşımdan itibaren sokağa çıkmaya başlamıştım.Bir arkadaşım çağırmadığında sokağa çıkmaz kimseyle konuşmazdım.Çağırdıklarında sevinir, koşa koşa giderdim ama... Arkadaşlarım şımarık tiplerdi genelde. İyilerdi iyi olmasına ama çocuklukta bile mesafe koymayı biliyorlardı insanlara ve bu hiç hoş değildi.Bense bir adım geldiğinde herkesle arkadaş olabilecek kadar açabiliyordum kendimi.Bana bir adım gelene, koşan tiplerdendim yani. Birtek şeyde kendimi geri çekerdim; bisiklet sürmek...Ben bisiklet sürmeyi bilmem şu yaşımda hala. Öğrenemedim gitti küçüklükte kaldı. Ah o abim yok mu kendisi bisiklette bir numaraydı ama bir kere bile öğretme zahmetine katlanmadı beyfendi. Haa ağaçlara tırmanıp erikmiş, vişneymiş yemişliğim yoktur.Küçüklükte narin bir çocuk olduğum için abim benimle oynarken hep kolumu çıkartırdı. Haydaa yollanırdık çıkıkçı teyzeye. Mendebur kadın, suratsız suratsız bilmediğim otları sarıverirdi koluma bacağıma. O zamanlardan beri bir yerim kırılacak, çıkacak diye diye ağaçlarla da arama mesafe koymuştum.Hayvanlarla aram iyiydi bir, insanlara nazaran.Bir köpeğimiz vardı adı Kontes 'ti onunla oynardım. Kedi köpekti derdim genelde.Ama beceriksiz bir çocuktum işte. Hele atari içimde kalan neredeyse en büyük ukde yine abimin atari konsoluna yaklaşmışlığım çok azdır. Mario'nun küçülüp patates gibi olmalarını tünellerden geçmelerini izledim sadece . Oynadım mı? Hayır. Çünkü her oynamaya kalktığımda ilk yanmamda abim "beceremiyorsun işte bırak sonra öğrenirsin" diye diye benim atari kariyerim tarladaki kuşları vurmakta kaldı. Öyle geç saatlere kadar sokaklarda saklambaç oynamak da yoktu bizde. Tek iyi olduğum şey ip atlamaktı. Bacaklarımın uzunluğu sayesinde yüksek iplerden atlar, yapamadığım bir bölüm olduğunda hırslanırdım. Galiba şu yaşıma kadar hırslandığım tek şeydi bu. İşte böyle... Vasatın da altında bir çocukluktu benimkisi. Çalıkuşu gibi daldan dala atlamalar, mehtap sefaları, yaramazlıklar yoktu bende.Aşka geldiğimizde onu geçebilir miyiz acaba ?

Cesaret konusunda ise, Çalıkuşu birazda mecburiyetten kaçtı belki ama ben o durumda onu da yapamazdım belki. Oda yok anlayacağınız. Peki neden Çalıkuşu? Çünkü benim hayatta hayal ettiğim ya da yapmak istediğim küçük nüansları yakalamış bir karakter de ondan. Benim tam zıttım aslında, hayat olarak, belkide o yüzden Çalıkuşu.